top of page

KUTSAL KİTAPLAR BİLİMLE ÇELİŞMEZ, BİLİME YOL GÖSTERİR

  • Yazarın fotoğrafı: Sinan Dolayman
    Sinan Dolayman
  • 3 Nis
  • 3 dakikada okunur


Kutsal Kitap’ta Yeremya Peygamber, dünyanın düzeninden hareketle Allah’ın çok güçlü ve güvenilir bir Yaratıcı olduğunu söyler. O, yine yaratılanların büyüklüğünden yaratıcının gücünün büyüklüğünü çıkararak şöyle dedi “Gökyüzünün hizmetçileri sayılamaz ne de denizin kumu ölçülebilir.” (Yeremya, 33:22)

 

Evrenin düzenli hareketlerinin Tanrı'nın güvenilirliğini gösterdiğinden bahseder başka bir yerde. Aynı Kuran’da geçen ayetler gibi: “Gece ve gündüzün birbirini takip etmesinin” düzenliliğine, “göklerin ve yerlerin düzenlerine” dikkat çeker. Ve onların varlığını Yakup'un Tanrı' sının güvenilirliği için bir kanıt olarak kullanır. (Bkz: Yeremya, 33. Bölüm)

 

Mezmurlarında Davud, Süleyman, Asaf, Musa Peygamberler Yüce Allah’ın harika yaratılışını dile getirirler. Süleyman’ın Vaiz Kitabı hikmetlerle doludur ve hep Allah’ın kudretini, aklının üstünlüğünü anlatır. Davut şöyle dedi: “Gökler Tanrı'nın haşmetini bildirir; gök kubbe elinin eserlerini anlatır” (Mezmurlar, 19:1)

 

Eyüp Kitabında geçtiği gibi Eyüp Peygamber, yaşadığı dayanılmaz zorluklara rağmen, sabırla ve iştiyakla birçok yerde tabiattan gözlemlenebilir harika örnekler vererek Allah’ın yüceliğini terennüm ve tefekkür eder. Örneğin dünyanın uzayın boşluğunda olduğunu şöyle anlatır:

“O ki boşluğun üzerine kuzeyi yayar, Hiçliğin üzerine dünyayı asar” (Eyüp, 26:7)

 

Kutsal Kitaplardan İncil, geldiği dönem çerçevesinde felsefe ve teoloji açıdan metafizik konulardan daha çok bahsetmiştir. Yunan ve Mısır felsefesinin Yahudilik üzerinde çok etkisi olduğu bir dönemde Hz İsa gelmişti. Hem şekilci, tutucu, bağnaz Yahudilere vaaz verdi hem de maneviyat ve metafizik derinliği olan ayetler okudu. Mesela:

“Gerçeği bileceksiniz ve gerçek sizi özgür kılacak” (Yuhanna, 8:2)

 

Süleyman’ın Vaiz isimli Kitabında insanın hayvanla benzerliği, elenip seçilme olarak anlatılmış. İkisinde de ruh olduğundan bahseder. Tevrat’ta canlıların yaratılışının aynı Kuran’daki gibi topraktan gelen uzun bir zaman sonucunda ayrı ayrı türler olarak yaratıldıklarını anlıyoruz:

 

“İnsanoğlu ile ilgili kendi kendime şöyle dedim: Tanrı onları eleyip ayırıyor ki, hayvanlardan farklı olmadıklarını görsünler. Çünkü insan için de hayvan için de bir son var, ikisinin de sonu aynı. Biri nasıl ölüyorsa, öbürü de öyle ölüyor; hepsinde aynı ruh var, dolayısıyla insanın hayvana üstünlüğü yok, her şey boş.  Hepsi aynı yere gidiyor. Hepsi topraktan geldi ve toprağa dönüyor.” (Vaiz, 3:18-20)

 

Tevrat ve İncil’deki ayetler kendi çağlarının ihtiyaç ve anlayışına göre Allah tarafından gönderilmiştir. Kutsal Kitaptaki kendi döneminin anlayışına hitap eden birçok mecazi ifadeyi son dönemlerin batılı insanları gerçek olarak düşünüp Kutsal Kitaptaki ayetlerin bilime zıt olduğunu sandılar. Bununla birlikte Kuran-ı Kerim, son ilahi kitap olduğu için içerisinde evrenle (dolayısıyla bilimle) ilgili çok fazla, yaklaşık sekiz yüzün üzerinde ayet bulunmaktadır. Kur'an-ı Kerim'deki bu ayetler günümüz bilim üslubuyla hitap etmemekle birlikte modern bilimin tüm gelişmelerine ışık tutmaktadır.

 

Allah'ın gönderdiği bütün kitaplar haktır. Tevrat, İncil, Kuran her biri Allah'ın farklı dönemlerde, farklı ihtiyaçlar üzere gönderdiği kitaplardır. Fakat Tevrat'ın geldiği dönem, toplumun temel ihtiyaçları neyi gerektirirse daha çok onun üzerinde durulmuştur. Ama dinin esasları hiçbir Kutsal Kitapta değişmez, hepsi aynıdır. Yani Allah'a inanç, ahiret, adalet, doğru bir yaşantı bütün Kutsal Kitaplarda ortaktır. Fakat Kutsal Kitaplardaki sosyal konulara yaklaşım ve şeriatler değişir. Bu açıdan baktığımız zaman İncil genelde maneviyatı esas alarak Tevrat'dan sonra insanlara maneviyat kazandırılması için gönderilmiştir. Çünkü Tevrat'ın hükümlerinde, o zamanki toplumu yasaya, ilkeli yaşamaya hazırlamak için çok kurallar vardı. Yahudilik zamanla bazı din adamlarının eliyle Tevrat’ın yorumu olan Talmut yasalarıyla tamamen kurallar dinine dönüştürüldü. Dinin ruhu, maneviyatı ortadan kayboldu. Bunun üzerine Allah Hz. İsa’yı İncil’le yeniden maneviyat esaslarını diriltmek üzere gönderdi.

 

Kur'an'da ise hem kurallar hem de maneviyat vardır, akıl ön plandadır. İşte Kuran, kıyamete kadar geçerli olan Allah'ın son kitabı olduğu için aklın verilerine daha çok vurgu yapmıştır. Onun için Batıda Kutsal Kitaba karşı ön yargı, İslam ülkelerinde Kuran’a karşı ön yargıdan daha fazladır.

 

Yukarıda bahsettiğimiz gibi Eyüp kitabında gökyüzünden, yeryüzünden, nebatattan, hayvanattan örnekler verilerek tasarım delilleri anlatılır. Hem Tevrat'ta hem İncil’de Allah'ın kudretine işaret eden çok ayetlerden örnekler verilmesiyle birlikte Kur'an delilleri daha çok işlemiş, bilimsel konulara daha çok vurgu yapmıştır. Göklerden, yeryüzünden, gezegenlerden, bitki ve hayvanların özelliklerinden, bunlardan çıkarılacak derslerden çok örnekler vermiştir. Bütün bunlar Kutsal Kitapların birbirine karşı üstünlük derecesini değil, güneşin ışınlarının farklı bölgelerde farklı aksetmesi gibi aynı ilahi kaynaktan vahyin farklı tecellileri olarak düşünülmelidir.

 

Comments


bottom of page