top of page

KURAN’DA TARİHİ BİR MUCİZE:NUH PEYGAMBER 950 SENE Mİ YAŞADI?

  • Yazarın fotoğrafı: Sinan Dolayman
    Sinan Dolayman
  • 5 Şub
  • 5 dakikada okunur


Nuh Peygamber, kendisine ilk vahy gönderilen elçidir. Kendisinden önce Adem ve İdris gibi Nebiler gelmişler fakat Nuh peygamber gibi şeriat içeren bir vahiy ile görevlendirilmemişlerdir. Ayetten vahyin Nuh (as) ile başladığını anlıyoruz. Yüce Allah şöyle buyuruyor:

 

“Nuh'a ve ondan sonraki Nebilere vahyettiğimiz gibi, sana da vahyettik. İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a, torunlarına, İsa'ya, Eyyub'a, Yunus'a, Harun'a ve Süleyman'a da vahyettik. Davud'a da Zebur verdik.” (Nisâ,163)

 

Yine diğer bir ayette bu konu şöyle anlatılıyor:

“O size, dinden Nuh'a tavsiye ettiğini, sana vahyettiğimizi, İbrahim'e, Musa'ya ve Îsa'ya tavsiye ettiğimizi şeri'at (hukuk düzeni) yaptı.” (Şûrâ,13)

 

Bu konu Peygamber (sav)’in hadislerinde şöyle geçmektedir:

Katade, İbn Abbas'tan, o da Peygamber (s.a.v.)'den rivayet etmiştir. Peygamber buyurdu ki:

“İlk gönderilen Nebi Nuh'tur. O yeryüzündeki herkese peygamber olarak gönderilmiştir.” (Deylemi, Müsned, 1/9; İbn Asakir, 2/326)

“Kıyamet günü Adem (as) insanlara Nuh’a gidin çünkü o yeryüzünde Allah’ın gönderdiği resullerin ilkidir.” (Buhari, Müslim, 1/327; Tirmizi, 2436)

Tirmizi bu hadisin sahih olduğunu bildirmiştir.” (Tirmizi, a.g.y.)

 

Sümerlerle yakın bir dönemde Nuh peygamberin yaşadığı arkeolojik bilgilerden anlaşılmaktadır. Sümerlerle ilgili, bulunan tabletlerde anlatılan Gılgamış Destanında ki tufan ile Kuran’da anlatılan tufan tamamen benzerdir. Ayrıca yukarıdaki ayetlerde ilk kendisine yazılı vahy (kitap) verilen peygamberin Nuh (as) olduğunu söylemiştir. Bilindiği gibi yazıyı tarihte ilk defa kullanan toplum Sümerlerdir. Bu da Kuran’ın ayrı bir mucizevi bilgisidir. Tabiat güçlerine ilk kulluk Nuh (as) döneminde oldu. Kavmin önde gelenleri (elit) fakir ve zayıf olan halkın alt tabakasını sahte tanrılar uydurarak, güya kendilerini bilgili kişilermiş gibi gösterip, dini duyguları istismar ederek, halkı sömürme ve yönetme sistemini oluşturdular. Bu konu ayette şöyle geçmektedir:

 

“Kavminin kafir olanlarından ileri gelenler, biz dediler, seni de bizim gibi bir adam görmedeyiz ve sana uyanları da görüyoruz ki düşünmeden ve derhal sana kapılıveren ve ancak AŞAĞILIK TABAKADAN (self) olan adamlarımız ve sizin, bize bir üstünlüğünüzü de görmüyoruz, hatta yalancı olduğunuzu sanıyoruz.” (Hud 27)

 

Bunlar sahte ilahlarla bu alt sınıfı uyutuyorlardı ve ilahlarınızı bırakmayın diyorlar böylece onları sömürüyorlardı. Ayette şöyle geçmektedir:

 

“Sakın ilâhlarınızı bırakmayın. Vedd'i, Suvâ'ı, Yegûs'u, Yeûk'u, ve Nesr'i kesinlikle bırakmayın.” dediler.” (Nûh, 23)

 

Nuh, kavmine Allah’ın dışında ilahlarınız yoktur diyerek mele (ileri gelenler) sınıfının onları aldatmak için sanki bu tabiat güçlerini bağımsız güç ve iradeleri varmış gibi sunmalarına karşı halka Allah’ın bütün doğaya hakim tek güç olduğunu anlattı.

 

“Biz Nuh'u kavmine gönderdik. O da: "Ey kavmim! Allah'a kulluk edin. Sizin O'ndan başka ilahınız yoktur. Ben sizin için büyük bir günün azabından korkuyorum" dedi.” (Araf, 59)

 

Kuran’da mele sınıfının bütün sömürgeci baskıcı düzenlerde yandaş olduklarını görüyoruz. Bu kelime molla kelimesinin de türevidir. Mele /Molla keli,mesi dolu anlamına gelir. Yani bunlar, insanları aldatmak için sahte bilgilerle, illüzyonlarla dolu. Firavun’un melesi de (mollaları) sihirbazdılar. Birçok bilgilerle doluydular. Günümüzde de güç odaklarının ve yanlarında ki ekibinin insanları aynı Firavun’un mollaları gibi yalanlarla yönettiğini görüyoruz.

 

Nuh peygamberin kaç yıl ömür sürdüğü hususunda rivayetlerde farklı görüşler vardır. Bu rivayetlerde insanın normal ömrünün çok üzerinde rakamlar aktarılsa da yaşının Yüce Allah'ın Kitabı’nda zikrettiği kadar olduğu söylenmiştir. Kuran’ın en ilk ve en bilgili müfessirlerinden sayılan İbni Abbas dedi ki: “Nuh (a.s) kırk yaşında peygamber oldu. Kavmi arasında ise elli yıl eksiği ile bin yıl süreyle kaldı. Tufan'dan sonra ise insanlar çoğalıp etrafa yayılıncaya kadar altmış yıl yaşadı.” (İbn-i Kesir Tefsiri)

 

Nuh Peygamber'in tebliğ süresi ve ömrü ile ilgili bilgiyi, Yüce Allah'ın şu ayetinde görmekteyiz: “Andolsun biz Nuh'u kendi kavmine gönderdik. Onların içinde bin SENEDEN elli YIL eksik yaşadı. Sonunda onlar zulümde devam ederlerken kendilerini tufan yakaladı.” (Ankebut Suresi 14)

 

Bu ayeti yorumlayanların çoğunluğu 1000 yıldan elli yılı çıkarıp 950 yıl sonucuna ulaşmaktadırlar. Bunun Nuh'un tebliğ yaparak kavmi ile birlikte yaşadığı dönem olduğunu söylemektedirler. Aslında durum böyle değil.

 

Bu ayette iki zaman kavramı var.  Elfe senetin (1000 sene) ve hamsine amen (50 yıl) şeklinde iki birbirinden farklı ifade kullanılmış. Önceki makalelerimizde de çok üzerinde durduğumuz kilit bir konu olan Kuran’da müteradif (eş anlamlı) kelimeler olduğunu kabul eden geçmiş müfessirler, bu tür kelimelere hep aynı anlamı vermişlerdir. Bu yaklaşım sebebiyle Kuran’da ki birçok incelik gözden kaçmış ve ayetlerin asıl anlamları örtülmüş. Kuranda eş anlamlı bir kelime yoktur. Yüce Allah’ın kitabındaki her kelime ayrı bir anlam ifade eder. Birbirine çok yakın anlamlı kelimeler olsa da kendine özgü bir anlam içerir.

 

Bu ayette ifade edilen zaman dilimleri Nuh dönemindeki toplumun kullandıkları takvim sistemine daha doğrusu sayı sistemine göredir. Nitekim Nuh peygamber ile çok yakın bir dönemde yaşadığı tarihi kayıtlarda bilinen Sümerler altmışlı rakam sistemini kullanırlardı, bizim gibi onlu rakam sistemini kullanmıyorlardı. Bu güneş sistemine dayalı seneyi ifade etmiyor. Çünkü Kur'an da güneş sistemine dayalı bir yılı ifade eden kelime dönmek, (güneşin etrafında) bir tur atmak anlamına gelen “havl” kelimesiyle ifade edilir. Şu ayette bu konu geçmektedir:

 

“Emzirmeyi tamamlamak isteyenler için anneler çocuklarını iki tam yıl (havleyn) emzirirler.” (Bakara, 233)

 

Yukarıdaki ayette “iki tam yılı” ifade eden “havleyn” kelimesi gelmiştir ki bu havl (1 yıl) kelimesinin ikil kalıbıdır. Burada şemsi (güneş) takvimine denk gelen 365 gün kastedilir. Fakat Nuh peygamberden bahseden ayetlerde bu açıklık yoktur. Nuh ile ilgili yerde Yüce Allah’ın iki ayrı zaman kavramı kullanması aynı saatte kullandığımız birimlere benzetilebilir. Şöyleki biz saat 22:10 dediğimizde 22-10= 12 sonucunu mu kastederiz? Tabiki hayır. İlki saattir ikincisi dakikadır. Yani saat 22’yi 10 geçiyor demektir. Aynı bu örnekteki gibi 1000 :50 denilmiştir. Buradaki sonucun 950 olması beklenemez. Çünkü matematikte ancak aynı kavramlar birbiriyle işleme girer.

 

Bu ayette kullanılan “sene” ifadesini biz Yusuf Peygamberde de görüyoruz. Yusuf dedi ki: “Yedi sene (seba’ sinin), adet olduğu gibi ekip biçin, hasılatın pek azını yiyin, geri kalanını saklayın.” (Yusuf, 47) Bu ayette bereketli geçecek yedi sene devamındaki ayette de yedi kurak sene belirtilmiş. Demek ki aynı burada olduğu gibi “sene” kavramı o dönemlerde ki tarım toplumunun arasında yaygın olan tarımla ilgili mevsimsel bir zaman dilimi olabilir.

 

Tarihi kalıntılardan edinilen bilgilere bakıldığında Sümerlerin krallarının 64000 yıl,28.000 yıl,18.000 bin yıl gibi ömürlerinin bu şekillerde kaydedildikleri bilinmektedir. Sümer krallarını anlatan MÖ 3. bin yılın sonlarına tarihlenen bir belgede Rahiplerin Tufan'dan önce ve sonra Mezopotamya şehirlerini yöneten Sümer krallarının bir listesini derlediler. Bunların ömürlerini kaydettiler. (Bkz: Vikipedi, Sümer Kral Listesi)

 

Yüce Allah’ın ilahi kitabı Kuran’ın mucizeliği için bu çok büyük bir delildir. Sümerler döneminde yaşayan Nuh Peygamberin ömrü aynı Sümer Kralları gibi 1000’li rakamlarla ifade edilmektedir. Sümer krallarıyla ilgili yazıtlar, kalıntılar yaşadığımız asırda bulunmasına rağmen Kuran bu olağanüstü bilgileri yaklaşık 1400 sene önce bildirmiştir.

 

“Kadir gecesi, bin aydan (yaklaşık 83 yıldan, yani bir insan hayatından) daha hayırlıdır.” (Kadir,3)

 

Yukarıdaki ayette de bin aya dikkat çekilmesi manidar. Bu bir insanın ömrüne denk geliyor yaklaşık olarak. Nuh ile ilgili ayette “felebise”  (kaldı) ifadesi geçmektedir. Bu kelime yaşadı anlamına gelmez. Çünkü “Kavmine Elçi olarak gönderdik ve bunun üzerine onlar arasında kaldı” buyurulmuştur. Lebise fiilinden hemen önce” fi” edatı gelmiş. Bu edat takibiye (hemen ardından) anlamındadır. Yani Nuh Elçi olmadan önce bir vakit yaşamıştı sonra onların arasında ayette bildirildiği süre kadar kaldı. O zaman 1000 rakamı 83 yıla denk geldiğine göre 83-50=30 yıl kavminin arasında yaklaşık kalmış olmalı. Nuh gelirken 40 yaşlarında olsa, 30 yıl tebliğ yaptıysa, tufandan sonrada bir dönem yaşadığını biliyoruz. Böylece normal bir insan ömrü kadar yaşadığı anlaşılıyor. Çünkü kavminin de eşinin ve oğlunun da onunla beraber yaşadığını görüyoruz.

 

Yusuf peygamber döneminde ayette kurak ve bereketli geçen 2 tane 7 seneden bahsedilmişti. Buradan yola çıkarak “sene” ifadesinin tarımsal bir takvimi işaret ettiğini ve toplamda 14 ‘lü bir ay sistemine denk geldiğine de düşünebiliriz. Kavminin arasında kaldığım süre (bin sene eksi elli yıl) 1000:14 = 71 yılı en yakın tam sayı çıkmaktadır. 50 yılı ise 14’e böldüğümüzde = 3 yıla yaklaşık denk gelir. 71- 3 = 68 yıl Nuh peygamberlikten önce ve kavmine daveti ile çektiği zorlukları yaşadığı süreyi verir. Tufandan sonra 3 yıl yaşar, toplamı 68 + 3 = 71 yıl = bin sene eksi elli yıla denk olur Allahualem.

Bu uzun rakamsal işlemlere girmemizin bir sebebi de Nuh suresinin Kuranın Mushaf düzenine göre de surelerin iniş düzenine göre de 71. Sırada olmasıdır. Bu da çok ince, güzel bir Kurani tevafuk maşaAllah.

Comments


bottom of page