top of page

KURAN’DA KADINLA İLGİLİ AYETLERDE YAPILAN TAHRİFAT VE TAHRİBAT

  • Yazarın fotoğrafı: Sinan Dolayman
    Sinan Dolayman
  • 27 Oca
  • 4 dakikada okunur


İslam’ın ilk yıllarında Hz. Peygamber ve yanındaki arkadaşları çok özgün bir ruhla Kuran’ı yaşıyorlardı. İslam o dönemde zorlama sonuçlardan uzak, kolayca yaşanan bir dindi. Fakat daha sonra gelen ve İslam’ı bir Arap devlet dinine dönüştürmeye çalışan Emevî saltanatı Kur'an’ın hükümlerini, İslam’ın Peygamberimiz (sav) zamanındaki özgün anlayışından uzaklaştırıp eski Arap örfüne göre yapılandırmaya çalıştılar.

 

Bu konuda en çok İslam’ın kadınlara bakışı konusu zarar gördü. Cahiliye Arap kültüründe kadın değersiz bir meta olarak görülüyordu. Kuran’daki kadınla ilgili ayetler maalesef bu bakış açısına göre yorumlandı. Birçok uydurma hadis bu konuda düzenlendi.

 

Bu bilgiler ışığında Kuran’da geçen “nisa” kelimesine göz atalım. Yüce Allah bir ayette şöyle buyuruyor:

 

“İnsanlara nisa (moda olan şeyler), benin (yüksek binalar), tonlarca altın, gümüş, eğitilmiş atlar, hayvanlar ve ekinlere karşı şehvet ve tutku, güzel gösterilmiştir. Bütün bunlar, dünya hayatının bir metaı (yaşamı)dır. Asıl varılacak güzel yer ise, Allah’ın huzurudur.” (Âl-i İmrân,14)

 

Ayetin başında geçen “nisa” kelimesi kadınlar olarak, “benîn” kelimesi de erkek çocuklar olarak kabul edilip, çevriliyor. Ayette taşınır ve taşınmaz mallardan, beslenilen değerli hayvanlardan bahsediliyorken kadınları ve oğulları da bunlarla bir tutmak hem Kuran’ın insana verdiği üstün değeri yansıtmaz hem de cümlenin siyakına (anlam akışına) dil kuralları açısından uygun düşmez.

 

Kadını bir eşya gibi, erkek çocuğu da ailenin gücü açısından üstün gören cahiliye Arap bakış açısıyla Kuran’ı değerlendirmek doğru değildir. Kadın Allah'ın yarattığı en değerli varlıktır. Allah’ın ruhundan üflediği insanın en önemli bir parçası kadındır.

 

Dikkat edilirse ayetin başında “insanlara” süslü kılındı deniliyor, erkeklere süslü kılındı denilmiyor. Demek ki nisa kelimesi bu ayette kadınları kastetmiyor.

 

Nisa kelimesi Kur'an'da yanlış anlaşılıp her nisa geçen yere aynı anlam verildiği için Kur'an'da kadını aşağı gören, sadece bir cinsellik aracı ve alınıp- satılan bir eşya gibi gören anlayış Kur'an'da var sanılmış. Ve bunun üzerine bir kültür oluşturulmuş.

 

Ayettin anlamını doğru tespit edebilmek için nisa kelimesini inceleyelim:

Nisa, iki kelimenin çoğuludur: Nesi ve imrae.

Nesi kökünden geldiğinde anlamı: gecikme, erteleme, sonra olma anlamındadır.

Yüce Allah şöyle buyurmuştur: “Ertelemek, küfrün artmasıdır.” (Tevbe,37)

 

Nisa, mecazi anlamda erkeklerin eşleri olarak kullanıldı. Çünkü erkekten türediğine inanılıyordu. İlk müfessirler Allah’ın ilk önce Adem'i yarattığını sonrada ondan Havva'yı yarattığını, yani dişinin erkekten sonra var olduğunu düşündüler ve bu nedenle kadınlara sonra gelen (yaratılan) anlamında nisa denildi. Aslında bu ilk müfessirlerin sandığı gibi kadın erkekten yaratılmamıştı. Ayette şöyle geçer: “Ey insanlar! Rabbinizden korkun ki, O sizi bir tek nefisten yarattı ve ondan (o nefisten) da eşini yarattı.” (Nisa, 1)

 

Yukarıda geçen Âl-i İmrân suresi 14. ayetteki nisa kelimesi “sonra gelen, ertelenen” şeyler yani sonradan ortaya çıkmış moda olan şeyler anlamındadır. İnsanın sonradan elde ettikleri, sonradan ortaya çıkan yeni kılık - kıyafet, teknolojik yenilikler… vb. sonradan olan her tür menfaat sağlayan şeyler bunun içerisine girer. Kısaca “moda” denilebilir.

 

Ayetin devamında da “oğullar” olarak anlaşılan “benîn” kelimesi geliyor. Bu kelime ibn (oğul) kelimesinin çoğulu olduğu gibi binâe (bina) kelimesinin de çoğuludur. Biraz daha açarsak buradaki “benîn” kelimesi Arapçada bir yerde sabit durmak, ikamet etmek anlamındaki "be-ne-ne” fiil kökünden gelmektedir. Nitekim Araplarda erkek evlenince hanımıyla ikamet eder ve ona ayrı bir çadır bina edilirdi. Oğul anlamına gelen "ibn" kelimesi ise doğurtmak, doğmasını sağlamak anlamındaki "benü" kökünden türemekte ve yaygın kullanılan çoğulu da "ebna" dır. Bu durumda ayette geçen “benîn” kelimesi "bir yerden ayrılmamak ve ikamet etmek" anlamıyla evlerin ve binaların özelliğini yansıtmaktadır.

 

Nitekim oğullar diye yine yanlış mana verilen şu ayette aynı anlamdadır: “Mal ve benûn (yüksek binalar) dünya hayatının zinetidir.”  (Kehf, 46) Gerçekten de "benûn" kelimesi erkek evlat değil, evler ve binalar gibi gayri menkul, taşınmaz mallar demektir. Ayetteki "mal" ise insanın sahip olduğu nakit paralar, değiştirilebilir maddeler gibi her türlü varlığı kapsayan bir kavramdır.

 

Bu Kuran kavramlarına doğru anlam verildiğinde ayetlerin bize anlattığı, “her şeyin şu dünyada görüntü olduğu” gerçeğidir. Hepsi geçici bir menfaattir fakat bu görüntüyü asıl zannedip bununla menfaatlenip bütün zevkleri elde edeceğiz diye düşünmeyip gerçek olanın Allah'ın katındakiler olduğunu anlamamızdır.

 

Nisa kelimesinin geçtiği, genelde şu şekilde çevrilen diğer bir ayeti inceleyelim: “Kadınlarınız (nisa) sizin tarlanızdır (hars). Tarlanıza istediğiniz gibi varın. Kendiniz için de ileride yararlanacağınız şeyler hazırlayın.” (Bakara, 223)

 

Yine bu ayette nisa kelimesine kadın anlamı verildiğinde hars kelimesine de tarla demek zorunluluğu oluşmaktadır.

 

Hars sözlükte tarla, ekin, medeniyet anlamlarına gelmektedir. Kadının tarla gibi işleneceği benzetmesinden yola çıkarak, ayette geçen “enna” zaman ve mekan zarfı sebebiyle kadına cinsel anlamda istediğin zaman istediğin yerden varabilirsin anlamı çıkmaktadır.

 

Nisa kelimesinde önceki ayette de söylediğimiz gibi sonradan olan, insanın geliştirdiği yenilikler, teknoloji, moda anlamı vardır. Bütün bunlar insanlığın gelişmişlik seviyesi yani medeniyetidir.

 

Bu bilgiler ışığında ayeti yeniden okursak şöyle çevirebiliriz:

“Teknolojik gelişmeler (nisa) sizin medeniyetinizdir (hars). Medeniyetinize istediğiniz gibi ulaşın. Kendinizi (toplumunuzu) geliştirin/ ilerleyin.” (Bakara, 223)

 

Bu ayet bize: “Yenilikler sizin medeniyetinizdir. Siz hangi yeniliği ortaya koyarsanız o medeniyete sahip olursunuz. Teknoloji ve medeniyetler insanlığın ortak malıdır. Bunlara istediğini şekilde ulaşabilirsiniz” demektedir Alahu alem.

 

Ayrıca bu ayette geçen “kaddimu (ilerleyin/ geliştirin) fiilinin de kullanılması çok manidar. Bu kelime modern Arapçada da teknolojik, bilimsel ilerlemeler için kullanılır.

 

İncelediğimiz bu ayetlerdeki nisa kelimesine yüklenen yanlış anlamlar, kadının kastedilmediği yerlerde de kadınmış gibi anlam verilmesi İslam medeniyetinde kadını aşağı gören bir anlayışın gelişmesine sebep olmuştur. Kadın ikinci plana itilmiş, erkekler tarafından hep cinsel arzularını gidermek için elde edilmesi gereken bir dişi olarak görülmüştür.

 

Kendisinin sadece cinsel bir hazla arzulandığını gören kadın da bunu kendisi için bir avantaja dönüştürmüş. Erkekleri peşinden koşturan, bir nevi kendisini (dişiyi) putlaştıran, kendini ulaşılamaz kılan bir hale getirmiştir. Böylece İslam aleminde kadın- erkek ilişkileri anormal bir seviyeye gelmiş. Sağlıklı bir kadın- erkek iletişimi, ilişkisi yürümez olmuş. Erkekler hırsla elde etmeye, kadınlar ise bunu avantaja dönüştürmeye çalışıyor.

 

Bu yanlış anlayış insani değerlerin dışına çıkılmasına, kadın ve erkeğin birbirine sevgi ve şefkat duyan, insani ilişkiler içerisinde, aralarında sevgiyi paylaşan, dostluğu yaşayan, birbirini koruyup, gözeten, Allah için yaşayan insanlar olmaktan çıkmış, her şeyde karşılıklı menfaat ilişkisini esas alan bir hale dönüşmüştür. Çoğu evliliklerde bu karşılıklı menfaat anlayışı üzerine kurulmuş. Cinsellik, soyun devam etmesi, maddi çıkar evliliğin temel sebebi yapılmış.

 

Bu ayetlerdeki Yüce Allah’ın muradını doğru anlarsak, Kur’an’ın bambaşka, müthiş bir toplumsal dönüşüme ışık tuttuğunu görürüz. Allah en doğrusunu bilir.

 

Makalemizi Kuran’da insanlığın maddi ve manevi planda gelişimini hedefleyen bu mübarek ayetle bitirelim:

 

“Teknolojik gelişmeler sizin medeniyetinizdir. Medeniyetinize istediğiniz gibi ulaşın. Kendinizi (toplumunuzu) geliştirin/ ilerleyin.” (Bakara, 223)

Comments


bottom of page