top of page

KURAN’DA HARAM SANILANLAR

  • Yazarın fotoğrafı: Sinan Dolayman
    Sinan Dolayman
  • 2 Şub
  • 5 dakikada okunur


“Kuran’da 14 Haram Vardır” başlıklı makalemizde açıklandığı gibi Kur'an'da geçen haramlar bunlardan ibarettir. Bunların haricinde haram diye ifade edilen yok. Ama içki, kumar gibi Yüce Allah’ın sakınılmasını söylediği fiiller vardır. 

 

 

Kur'an’da müteradif (eş anlamlı) kelime olduğunu kabul eden fıkıhçılar sebebiyle haram kelimesi ile ifade edilmediği halde birçok kelimeyi haram diye eş anlamlı kabul etmişler ve birçok haram üretmişler. Kur'an'da eş anlamlı bir kelime yoktur, Allah bir kelimeyi ne için söylemişse onun içindir, bunu başka bir anlama çekmek Allah adına hüküm vermek, Kur'an'ı bir nevi tahrif etmektir.

 

 

Ayrıca Kuran’daki hüküm ayetleri Allah'a karşı inancımızla ilgili bir meseledir. Yüce Allah'a hayatın haşa dışında, uzakta, sadece vahiy gönderir diye inanan bir insan için Yüce Allah'ın ayetlerine bakış sadece: “Yasak mı değil mi, helal mi haram mı?” gibi bir kurum yönetimi gibi sanılıyor. Halbuki Allah Rabdir, her şeyi yönetendir, hayatın içine dahildir. Allah bir şeye haram dediyse o dünyada yerleşir kimse onu engelleyemez. Haramlar şu anda tüm dünyada modern hukuk sistemlerinde mevcuttur. Çünkü Allah Rabdir, alemlerin efendisidir O'nun sözü geçer. Kur'an'daki 14 haram, Nuh’a verilen 7 yasa ve Musa’ya verilen 10 emir gibi evrensel hukuk kurallarıdır. Allah'ın bu yasaları zaten şu anda tüm dünyaya yerleşmiş, yaşanmaktadır. Örneğin her ülkenin “anne-babaya bakma yükümlülüğü” gibi koruyucu birçok yasası var, aşıldığı zaman da cezaları var.

 

 

Kur'an'daki haramlar dünya ve ahirette cezası olan mutlak yasaklardır. Allah'ın bütün insanlığa inansın, inanmasın koyduğu toplumsal hukuk sistemidir. İçki gibi zararı dokunabilecek kadarından kaçınılması gerekenleri Allah bildirmiş ve topluma karşı suç işlenmediği müddetçe bunların cezası yoktur.

 

 

Konumuzla ilgili olarak dikkat çekici bir örnek olduğu için İlahiyatçı Mehmet Okuyan’ın bu konudaki yorumunu ele alacağız. Mehmet Okuyan, Araf suresi 33. ayetteki “ism” kelimesinden yola çıkarak Maide suresi 90. ayete göre içkinin haram olduğunu Youtube’daki bir videosunda ifade etmektedir.  

 

 

Bu iki ayeti inceleyelim: 

 

 

1-) “Ey iman edenler! İçki, kumar, dikili taşlar ve fal okları şeytanın işinden olan pisliklerdir. Ondan (ricsten) sakının; umulur ki kurtuluşa erersiniz.” (Maide, 90)

 

 

Bu ayette geçen “dikili taşlar ile ifade edilen putperest davranışlar ve falcılığın” zaten Maide suresi 3. ayette haram olduğu bildirilmiştir. “İçki ve kumar” konusunda ise klasik fıkıh anlayışından dolayı ayeti zorlayarak yanlış mana veriliyor. Ayetin aslında "ondan" kaçının kelimesi varken "onlardan" kaçının diye genelde ifade ediyorlar. Yani Arapçada buradaki “hu” zamirini “ha” diye çoğul ifade ediyorlar. Ayetteki “ondan kaçının” ifadesi “ricsten kaçının” yani aşırılık, sarhoşluk gibi çirkin şeylerden kaçının anlamına gelmektedir.

 

 

Mehmet Okuyan bu çelişkili çeviri hatasına düşmemek için ilgili ayetin bu kısmını “şeytandan kaçının” diye çeviriyor. Dil kuralları açısından kendisi de başka bir hataya düşüyor. Halbuki atfedilen yer izafet terkibidir. İzafette zamir muzafa atfedilir. Öyleyse tamlamaya göre anlam şeytandan değil “şeytan işi ricsten (çirkin davranıştan) kaçının” olması gerekir.

 

 

Bu ayeti yanlış yorumlayarak sarhoş olmanın değil de içki içmenin haram olduğunu çıkaran Mehmet Okuyan, Kur'an'da geçen: “Sarhoşken ne söylediğinizi bilinceye kadar namaza yaklaşmayın.” (Nisa, 43) ayetini de tamamen yanlış bir şekilde yorumlama hatasına düşüyor. Başta yaptığı hatadan dolayı Kur'an'daki açık ruhsatı yok saymış oluyor. Namaz halinde ve namaz dışında hiçbir şekilde içkiye yaklaşmayın şeklinde ayette belirtilmeyen bir sonuca ulaşıyor.

 

 

Ayrıca bu ayette geçen içki (hamr) ifadesi de şarap demek değildir. Aklı örten (engelleyen) tüm içkilerdir. Bu ayetten sadece şarap kaçınılması gereken bir içecektir anlamı çıkarılamaz.

 

 

Tevrat ve İncil'de de biz içkinin sarhoş olacak kadarının haram olduğu hükmünü görüyoruz ki üç kutsal kitapta da bu konuda hüküm aynıdır. Geleneksel kabullerini bir türlü değiştiremeyen bazı hocalar ayetlerin anlamını değiştirmek durumunda kalıyor.

 

 

İnceleyeceğimiz diğer ayet:

 

 

2-) De ki: "Rabbim ancak, gizli olsun açık olsun bütün ahlaksızca (fevahiş) ve kötü (ism) davranışları, haksız yere taşkınlık etmeyi (bağy), hakkında bir delil indirmediği bir şeyi Allah'a ortak koşmanızı ve Allah hakkında bilmediğiniz şeyleri söylemenizi haram kılmıştır." (Araf, 33)

 

 

Burada ism ve fevahiş’in (fuhşiyat) haram olduğunu ayet söylüyor, ama bunlar genel ifadeler, neyin haram olduğunu söylemiyor ayet. İsm: kötü, çirkin davranışlar demek. Fevahişte: Ahlaksızca davranışlar demek. Bunlar toplumsal suça dönüşürse cezası var.

 

 

Mehmet Okuyan, Araf suresi 33. ayette geçen ism (kötü davranış)ların haram kılınmasından yola çıkarak konuyla ilgili olan “Sana içki ve kumardan soruyorlar. De ki: "Onlarda büyük bir ism (kötülük) ve insanlar için faydalar da vardır.” (Bakara, 219) ayetinde de geçen “ism” kelimesi sebebiyle içkinin büyük bir haram olduğu sonucuna varıyor. Halbuki ayetin siyak (akışından) bunun haram olmadığı açıkça anlaşılmaktadır. Çünkü ayetin ikinci kısmında “…ve insanlar için faydalar da vardır.” denilerek içki ve kumarda ism yani aşırılık ve toplumsal sorunlara götürülmesinden sakındırılmıştır. Geleneksel fıkıhta da bu ayetin içkiyi yasaklamadığını tüm alimler anlamış fakat Maide suresi 90. ayetin sonradan bu ayeti neshettiği (hükmünü kaldırdığı) hatalı çıkarımına gitmişler.

 

 

Son olarak Kuran’da geçen fuhşiyat konusunu kısaca inceleyelim.

 

 

Fuhşiyatın cinsellikle ilgili bir kavram olduğunu Hz. Yusuf’un kıssasının anlatıldığı şu ayetten anlıyoruz: “Andolsun, kadın onu arzu etmişti, eğer Rabbinin doğruyu gösteren delilini görmeseydi o da onu arzu etmişti. Böylece biz kötülüğü ve fuhşu ondan çevirmek istedik; çünkü o, ihlasa erdirilmiş (temiz) kullarımızdandır.” (Yusuf, 24)

 

 

Kuran’da farklı ayetlerde fuhşiyat çeşitleri bildirilmiştir. Bunlar 6 kısımdır, hepsi de haram olarak belirtilmiştir. Bunlar:

1-      Zina (aleni cinsel ilişki), (Nisa,32). İnsanların gözünün önünde isterse kendi nikahlı eşiyle dahi olsa toplumsal ahlakı zedeleyen, açıktan yapılan bu tür ilişki kamusal hakkın ihlali olduğu için ceza hukukuna giren bir suçtur.

2-      Haram kılınan nikahlar (Nisa,23)

3-      Evli kadınla nikah (Nisa,24)

4-      Babanın eşiyle (üvey anne) nikah (Nisa,22)

5-      Grup seks (Nur,3)

6-      Eşcinsellik (Maide,5)

 

Yukarıdaki maddelerden kapalı gibi görünen son iki maddeyi biraz açıklamak gerekiyor.

 

5. madde ile ilgili ayeti okuyalım:

 

“Zina eden erkek, zina eden bir kadından veya müşrikeden başkasıyla nikahlanmaz (ilişkiye girmez). Zina eden kadın da zina eden bir erkekten veya müşrikten başkasıyla nikahlanmaz (ilişkiye girmez). Bu müminlere haram kılındı.” (Nur,3)

 

Ayette geçen “zina eden erkek ve zina eden kadın” evli veya bekar olmalarına bakılmaksızın, kamusal alanda alenen cinsel ilişkide bulunanları kapsar.

 

“Zina eden ve müşrike” ifadesindeki müşrike kelimesi bu ayette gereğince Allah’a şirk koşan kadın anlamında değildir. Ortak kadınlar anlamındadır yani bir erkeğin birden fazla kadınla cinsel ilişkide bulunması, toplu cinsel ilişkidir.

 

“Zina eden kadın ve müşrik” ifadesi de bir kadının birden fazla erkekle cinsel ilişkide bulunmasıdır. Ayrıca erkeklerin ve kadınların birlikte grup halinde cinsel ilişkide bulunmaları yani “müşrik ve müşrike” dolayısıyla haramdır.

 

Bu ahlak dışı ilişkiler eski Roma toplumlarında da mevcuttu ve İslam öncesi toplumlarda buna “istibda’ ve sifah nikahı” denilirdi.  Günümüzde de gizli kulüp ve ortamlarda varlığını sürdürdüğü bilinmektedir. Çoğu toplumda bunlar reddedilir ve İslam öncesi toplumda da var olduğu için ayetin sonunda Yüce Allah, “Bu müminlere haram kılındı.” demiştir. Kuran’ın nurunun tüm dünyada makes bulduğunu bu ayette de görüyoruz. Şöyle ki o dönmedeki toplumlarda bu davranışlar yaygın olmasına rağmen günümüz toplumlarında artık reddedilmektedir.

 

Burada bir de nikah kelimesine kısaca değinmek gerekiyor. “نكاح (Nikah)” kelimesi evlilik bağı anlamına geldiği gibi cinsel ilişki anlamına da yani Arapçada “وطأ (vetaa)” kelimesiyle de yorumlanır. Bu ayette de bu anlamları taşıdığı görülmektedir.

 

Son olarak 6 maddeyi inceleyelim:

 

“Mü'minlerden özgür ve iffetli kadınlar ile sizden önce (kendilerine) kitap verilenlerden özgür ve iffetini koruyan ve eşcinsel ilişkilerde (ehdân) bulunmayan kadınlara ücretlerini ödediğiniz takdirde size (helal kılındı.)” (Maide,5)

 

Bu ayette geçen “ehdân” kelimesi “hedn” in çoğuludur. Arapçada “yüzün her iki yanındaki elmacık kemiklerine” denilir. Simetrik olarak tam karşılıklı olduğu için sözlüklerde dost ve arkadaş anlamı da sonradan konulmuş. Fakat burada başka cinsten bir dost ifadesi uyumlu olmaz. Yani karşılıklı elmacık kemiklerinde tam bir kurbiyet (yakınlık) olduğu için bu kendi cinsini ifade eder ki bu eşcinselliktir. Bu anlamı çıkarmamızın diğer ve net bir sebebi ise, aynı kelimenin Nisa suresi 25. ayette bu defa müennes (dişil) kalıbıyla terkibe girerek gelmesindendir. Bu şu demektir: İster erkek homoseksüelliği isterse kadın lezbiyenliği çirkindir, haramdır.

 

Tüm bu fuhuş türlerinin hepsini Allah Kuran’da açıktan veya gizlisini haram kılmıştır.

Açık Fuhuş: Zina (Bu aleni yapılan cinsel ilişkidir ve hukuki cezası vardır), Evli kadınla nikah, Grup seks, Babanın eşiyle (üvey anne) nikahtır.

Gizli fuhuş: Eşcinsellik ve Haram kılınan nikahlardır.

 

 

Tüm yukarıda bahsettiğimiz bu ahlaksız davranışlar (fuhşiyat), devlet organları tarafından yasallaştırılsa bile geçersizdir, haramdır. Bunların dışında kalanlar ise helaldir. Helallerin kullanımı: Kişinin yaşadığı toplumdaki kanun, yaşadığı toplumdaki örf ve kişisel isteğe bağlıdır.

 

 

“İşte bu, içinizden Allah'a ve ahiret gününe iman edenlere verilen bir öğüttür. Bu, sizin hakkınızda daha hayırlı ve daha nezihtir. Allah bilir, siz bilemezsiniz.” (Bakara, 232)

Comments


bottom of page